Vardır herkesin hayatına dokunan kitapları benim çok geç bulduğum bir kitap oldu. Hayatın her noktasında negatifi konuşma, negatifi söyleme alışkanlığımız inanılmaz. Tabi bunu fark etmediğimiz ve dikkat etmediğimiz için ilikleremize kadar işlemiş durumda. Cüneyt ÖZDEMİR’in küçük bir videosu geldi aklıma diyor ki; Türkiye’de herkes çok olumsuz. Bir şey anlatıyorsun uzun uzun nasıl olmayacağını anlatıyor. Sizce de öyle değil mi? Şimdi bir düşünelim hayatımızın en çok geçtiği yer (tahminizce) iş hayatında o kadar çok olumsuz konuşan, olumsuzu anlatan, anlata anlata bitiremeyen insanlar. Neyse bizde o olumsuz insanlar gibi olmayalım. 🙂
Okuduğum kitap aslında “insanları bir şeyleri doğru yaparken yakalama ihtiyacı” üzerine yazılmış. Ben dahil bir çoğumuz bu konuda neredeyse hiç bilmiyor ve/veya bilmek istemiyoruz. Belki bu bizim yetiştirilme tarzımızdan belki de kültürümüzden kaynaklı ama bunun üzerine düştüğümüzde düzelebileceğimizi ben yaşayarak öğrendim. Sanırsam yani bana göre. 🙂
Kitaptanda kısa bir anektod vermek isterim. Ailesinde/İşyerinde problem yaşayan bir karakterimiz var ve çözümü katil balinaların şovunda bulmaktadır. Okuduğum kitabı şirketimde sunum yapmam gerekiyordu. Bende sunumu daha anlamlı hale getirmek için bir film arasında baya bir bağlantı kurdum. Hem kitaptan dikkatimi çeken yerleri alacağım hemde filmden sahneler. Herkesin hayatında bir defa da olsa izlediği ‘Kung Fu Panda’. Bu film ve kitapta üzerinde duracağım karakterler var;

- Usta Oogway: Kahramanımız olan pandaya güvenen ve onu doğru işlerde yakalamaya çalışan bir karakter.

- Shifu: Kahramanımıza inanmayan ve sadece kötü yönlerini gören bir karakter. Tabiki sonradan değişecek. 🙂

- Po: Kendinin farkında olmayan/olamayan bir karakter.
“Hayvan eğitiminde en zararlı uygulamalardan biri, insanın hayvanları zihinsel olarak sınırlandırma alışkanlığıdır. Katil balinalar bize daima imkansız olanı ummamız, beklememiz gerektiğini öğrettiler. Bu hayvandan çok bize fayda sağlar. Bir tepki almadığımızda, bu kendimizi daha çok eğitmemiz gerektiğinin bir işaretidir. Hayvanı değil!” ne kadar güzel bir cümle değil mi? Her zaman düştüğüm yanılgı. Herhangi bir tepki almadığımda hemen karşı tarafı değiştirmeye ve onu değiştirmeye çalışıyoruz. Hatta ve hatta bol keseden eleştirmeye başlayıp olumsuzluğu konuşuyor onlara hep negatif yükleme yapıyoruz.
“Yeniden yönlendirme ! Herhangi bir olumsuz davranışıyla karşılaştıklarında, hemen o enerjileri başka yere odaklama…” (Videoyu izleyerek yazıya devam etmenizi tavsiye ederim.)
Göreceğiniz gibi konuştukları karakter aynı kişi fakat birisi diğerinden farklı düşünüyor ve farklı bakış açısı kazanmasını sağlamaya çalışıyor. Tabi Shifu’nun ustasından alacağı yardım da bir yere kadar. Hayat zaten böyle değil mi? Ne zaman size destek veren birilerini bulsanız kısa zaman içerisinde o ya da bu sebeple yanınızda olamadığını görüyorsunuz. Önemli olan sizin yolunuzu bulabilmeniz. Neyse dönelim biz, sunum ve filmimize.
Kitapta “Öyleyse güven sağla ve pozitif olanı vurgula” güzel bir ifade aslında çalışma arkadaşlarımıza, çevremize, ev hayatımıza aslında her alanımızda biz bunu yapabilsek birçok zor gördüğümüz işleri bile kolaylıkla yapabildiğimizi, insanları daha iyi anlayabildiğimizi ve onlara yardımcı olabildiğimizi görmüş olacağız. Gelelim film karakterlerimize. (Videoyu izleyerek yazıya devam etmenizi tavsiye ederim.)
Ustamız bakış açısını değiştirince ve güven ortamını sağlayınca nasıl da o şişko bir işe yaramaz pandamızın içinden bir cevher çıkıyor. Tabi içindeki cevheri keşfetmek yetmiyor onu bir şekilde geliştirmek ve nasıl kullanacağını öğrenmesi gerekiyor.
“Organizasyonlar baskı altına alındıklarında, terk edilen ilk şey deneysel yaklaşımlardır. Hemen “İşine gelirse” taktiğine dönülür… İş hayatımızda hepimizin en çok gözlemlediği bir şeydir aslında. Ne zaman yeni bir şey denesek sorun veya aksaklık olsa, ilk vazgeçtiğimizdir deneysel çalışmalar. Halbuki deneysel çalışmalar gelişimimiz için çok değerlidir. Önemli olan o çalışmayı devam ettirmek, eksik veya fazla olan kısımları düzeltmek gerekir.
“ Bir insanı neyin motive ettiğini bildiğinizi varsaymayın…” İşte en çok düştüğüm ve düştüğümüz yanılgı, herkesin beni aynı şeylerin motive ettiğini düşünmesi. Hatta kendi motivasyon kaynağının beni de motive edeceğini düşünmekte. Bunu öğrenmek/öğretmek için çok çaba harcıyorum. Hatta aykırılık/anarşi ile suçlandığım zamanlar bile olmakta. 🙂 Ama olsun ben bununla motive oluyorum işte. 😀
“Katil balinaların eğitimiyle iş yerimdeki insanları ya da evde çocukları motive etmenin ne ilgisi olabilir? diye düşüyor olabilirsiniz. Yanıt -herşey. Bu olağanüstü hayvanları eğitmek için kullandıkları metotlar insanlarda da aynı şekilde etkilidir, belki daha çok etkilidir. Neden mi? Çünkü insanlarla konuşabiliriz…” Benim için kitabın en can alıcı noktalarından bir tanesi de burasıydı. Kitapta anlatılan metodlarla balinalar eğitilirken insanın aynı metodla eğitilmesi daha muhtemeldir. Çünkü konuşabiliyoruz. Peki gerçekten konuşabiliyor muyuz veya gerçekten konuşulanı dinleyebiliyor muyuz? Ailemizde, iş yaşamımıza, arkadaşlarımız arasında? Bence ne konuşabiliyor ne de dinleyebiliyoruz. Hadi bunu değiştirmek için bir adım atalım ve bu kitabı okuyup hayatımızda bir değişiklik yapalım.
Son olarak karşılaştığım bir sorunu söyleyerek yazımı bitiriyorum. Ülkece abartma, olayı yanlış anlama ve çok pozitif olma. Bununla ilgili bir şey yazmama bile gerek yok çünkü BKM ekibi çok güzel bir skeç hazırlamış onu da yazımın sonuna ekleyerek yazımı sonlandırmış olayım…
Keyifli okumalar.
Not: ‘Tırnak’ içerisinde olan yazılar kitaptan alıntılanmıştır.
Bir yanıt yazın